Hastalığı atlatırsam ilk iş denize gireceğim
Pankreas kanseriyle mücadele eden Tanyeli yaşadığı zor günleri anlattı:
Pankreas kanseriyle mücadele eden Tanyeli’yle evinde bir araya geldik. 11 Şubat’ta Cahide Palazzo’da düzenlenecek moral gecesinde yeni yaşını kutlayacak olan Tanyeli ile sağlık durumunu ve kendisi için kenetlenen sanatçı dostlarıyla ilgili hislerini konuştuk.
11 Şubat’ta doğum gününüze özel bir moral gecesi düzenlenecek. Ünlü isimler de sizin için sahneye çıkıp şarkılar söyleyecek. Ne kadar güzel dostlar biriktirmişsiniz...
- Çok şükür. Çok şanslıyım. Ama sanıyorum sebebi şu... Camiaya girdiğimde 15 yaşındaydım. Bu 34-35 yıl içinde öyle kavga ettiğim, büyük olaylar yaşadığım, bilerek kırdığım bir sanatçı dostum yoktur. Aslında birisinin benimle arası açıksa o kişide problem vardır. Çünkü ben uyum sağlayan, duyguya önem veren bir insanım. Manevi boyutta yaşadığım için şanslıyım. İyi ki Allah fıtratımı böyle yaratmış. Çok güzel dostlarım var. Hiçbiri bu süreçte beni bana bırakmadı. Onlardan bir şey rica etmeme fırsat bile kalmadı. Ve sanıyorum rica da edemezdim. Bu duygusallığın iyi ve kötü yanı var. İyi tarafı dostlarım. Allah hepsinden razı olsun, yaptıkları hayırları Allah kabul etsin. Çok sanatçı dostum destek oldu hastaneme, doktoruma... Ben bu kadar dostum olduğunun da farkında değildim. Çok duygulandım.
Geceyi kim organize ediyor?
- 19 yaşındaydım, Çakıl Gazinosu vardı. Hülya Avşar, Mahsun Kırmızıgül, Özcan Deniz, Demet Akalın, Gülben Ergen gibi çok iyi isimlerle sahneye çıkıyorduk. Çakıl Gazinosu’nun sahibi sayın Türkan Şerbetçi. Biz ona “annemiz” derdik. Gerçekten çok değerlidir. Türkan Abla “Şöyle bir şey organize edelim” dedi. Ben Zara’yı aradım, “Hepimiz koşarız senin için” dedi. Yıldız Tilbe, Safiye Soyman, Hakan Altun... O kadar çok dostluğunu gördüğüm insan var ki. Ebru Gündeş mesela ilk Instagram’da durumumu duyurduğum an aradı. Haluk Levent, Kenan Doğulu, Haluk Şentürk, Polat Yağcı, iş dünyasından isimler ve daha sayamadığım birçok kişi... Çok teşekkür ediyorum.
KOLAY PES ETMİYORUM
Nasıl bir gece olacak?
Tanyeli’nin doğum günü konseptimiz. İnşallah dostlarım sayesinde ikinci kez doğacağım belki de. Bu davetsiz misafir 8-9 aydır çok yordu beni. Ama ben yine elimden geldiğince ayağa kalkıyorum. Kolay pes etmiyorum. Sevgili Zara’nın muhteşem orkestrası bir program yapıyor. Hakan Altun, Yıldız Tilbe, Fatih Ürek gibi birçok dostum da konuk sanatçı olarak çıkacak. Ben de sahnede onlarla birlikte doğum günümün pastasını keseceğim.
Bu süreçte sizi en çok şaşırtan ne oldu?
Herkesin kendisine göre sıkıntısı, maddi mücadelesi var. Ama öyle bir bütünlük oldu ki... Mesela Sibel Can başından beri arıyor. Ebru Gündeş, Hülya Avşar, Muazzez Ersoy, Demet Akalın, şu anda aklıma gelmeyen bir sürü dostum... Hiç kimsenin bir mecburiyeti yok. 35 yıldır sektördeyim, hiç kimseyi bu kadar bir görmemiştim. Kenan Doğulu ile yıllardır görüşmüyorum. Sağ olsun o ve ailesi de ellerini uzattılar. Yıldız Tilbe, Ebru Gündeş ve Haluk Şentürk beni Küba’ya yolladı. Bu davetsiz misafire çok hazırlıksız yakalandım. Nasıl başa çıkarım diye düşünürken kimi dostum maddi, kimisi manevi olarak yanımda oldu. Her seferinde düşündükçe duygulanıyorum. Ben unutsam onlar unutmuyor.
BAZI DENSİZLER “REKLAM YAPIYORSUN” DEDİ
Bu süreçte sizi üzenler oldu mu peki?
Üzüldüğüm şeyler çok oldu ama kendime dedim ki, “Tanyeli bak, şimdi dönüş zamanı. Bir dönüm noktası yaşıyorsun. Sana sistem diyor ki değiş. Değişmezsen, bu yolda gidersen durumun feci.” Probleme mi odaklanalım, çözüme mi? Ben çözümü seçtim. En çok beni kıran şey de bazı densizlerin reklam için bu hastalığı söylediğimi düşünmeleri oldu. Sinirlerim çok bozuldu buna. Bir-iki kendini bilmez “Öleceksin” diyor sosyal medyada. Bu kadar kötü olmayın.
Neler öğretti size bu süreç?
Yeni Tanyeli acayip bir şey. Çata çat. İçimden geliyorsa cevabını veriyorum. Hiçbir şeyi içime atmıyorum. Bazen bu alıştıklarının dışında, “dan dan” her şeyi söyleyen bir Tanyeli’yle karşılaşınca insanlar şaşırıyor.
Tedavi nasıl gidiyor?
Ben tedaviye kemoterapiyle başladım. Şu anda 3’üncü evrede. Ameliyat olma şansım vardı. Fakat damarlara tutunduğu için yapamadılar. Tedaviyi 8 aydır devam ettiriyorlar. Damarlardan biraz çekilirse hemen kesip alacaklar kanserli bölgeyi. Damarlarda olduğu sürece ameliyat yapabilirler ama çok riskli, ona da ben yanaşmıyorum. Küba’ya gittim geldim, son gördüğüm radyoterapiden sonra belki mutasyona uğramış olabilir. O da bana aşı yolunu açabilir. O zaman çok mutlu olurum. İngiltere’de bir klinik var, Avrupa’nın en büyük kliniği. Çok pahalı. Oraya raporlarımı yollayacağım. Belçika’da pankreasla ilgili çok iyi bir hastane var. Japonlar damar değişme tekniği geliştirmişler. Her yeri takip ediyorum. Buradaki doktorlarıma ayrıca çok güveniyorum. Şu anda aldığım immünoterapi var. Onunla biraz küçültmeye çalışıyorlar. Saatli bomba gibi, nereden ne zaman patlayacağı belli değil ama sıkıntı yok.
BEDENİMLE KONUŞUYORUM RUHUMLA İRTİBAT HALİNDEYİM
Kendinizi motive etmek adına neler yapıyorsunuz?
Nefes egzersizi ve meditasyon yapıyorum. Bol bol dua ediyorum. Tıbbi olarak doktorlarımı dinliyorum. Ben kalbini de dinleyen bir insanım. Zamanında yaptığım Hindistan, Nepal, Tibet gezilerim derinleşmeme sebep oldu. Avustralya’da 10 yıl yaşamam ise gelenek göreneklerime daha fazla özlem duymamı sağladı. Hayat Âşık Veysel’in dediği gibi iki kapılı bir han. Gidiyorsun gündüz gece. O iki kapının kaderi belli. Tarihi belli. Modern tıbba saygı duyuyorum, bütün güzelliklerinden yararlanıyorum ama ruhum bana “Tanyeli sen buraya git kızım” diyor, oraya yöneliyorum. Devamlı bedenimle konuşuyorum, ruhumla irtibat halindeyim. Bunun çok faydasını gördüm hayatım boyunca. Yolculuğum bu iki kapının arasında, hangi tarihte bilmem ama son güne kadar böyle geçecek.
BANA ÇOK SORU GELİYOR AMA BEN TIP DOKTORU DEĞİLİM
Siz hayata bakış açınızla birçok kişiye de ilham, güç kaynağı oluyorsunuz...
İnsanlar bana çok soruyor bu konuyla ilgili ama ben tıp doktoru değilim. Küba’ya gittim, binlerce mail aldım. Açıyorum, okuyorum sağlığım el verdiğince. Küba’dan aldığım ilaç bana ne kadar iyi geldi, bunun sonucunu bilmiyorum. “Şunu yapın, bunu yapın” dememi beklemesinler o yüzden. Tek diyebileceğim şey, çok üçkağıtçılar var, onlara dikkat etmeleri. 150 dolarlık ilaca 1500 dolar yazıyor aracı firmalar. Kendinizi bundan koruyun. Kimse kendini bırakmasın hiçbir zaman. Tedbirini alsın. En başta tevekkül etsin. Ben şu anda günlük tutuyorum. Bu süreci yazıyorum. Belki de bir şey gelir başıma, bilmiyorum ama herkes kendisini ne mutlu ediyorsa o şekilde ilerlesin.
HASTALIĞI ATLATINCA DENİZE GİRMEK İSTİYORUM
Bu hastalığı yendiğinizde ilk yapmak istediğiniz nedir?
Her gün değişiyor. Ama şu sıralar sanırım radyoterapinin de yan tesiri; suların, denizlerin içinde olmak istiyorum.
Bir yemek programı hayaliniz varmış. Yemek yapmayı çok mu seviyorsunuz?
Yemek programı benden sorulur. Çok seviyorum. Ben sahnedeyken, dans ederken de böyleydim. Sadece dansımla tanınıyordum, çünkü özel alanımızı tanıtabileceğimiz sosyal medya gibi bir platformumuz yoktu. Mutfak benim için terapi. Bu da bir meditasyon. Rahatlıyorum mutfaktayken. O nedenle bir yemek programı yapmak istiyorum. İlgililere duyurulur.
EN BÜYÜK PİŞMANLIĞIM İÇİME ATMAK
Pişmanlıklarınız ve “iyi ki”leriniz neler?
İçime atmak, çok büyük pişmanlığım. Ama baktığımda duygusal, ince düşünceli olmasaydım, insanları kırıp geçseydim belki bu dostları da biriktirmezdim. Kendimle çok gurur duyduğum şeyler var. Brezilya’ya gittim, 6 ay kaldım. Türkiye’nin en iyi oryantaliyken Amerika’ya gittim, üniversite okudum, İngilizce öğrendim. Ben aslında bu popüler kültüre de “Tamam, beni teslim alın” dememişim hiçbir zaman. Beni bunalttığı noktada yine ruhum ne istediyse onu yaptım. Ünlüyken hayat maddi yönden çok kolay. Ama ben rahatlığı bırakıp köfte ekmek sattım Orlando’da. 1 sene sonra hazıra dağ dayanmadı çünkü. Hiç şikâyetçi değilim, iyi ki yaptım. Avustralya’ya gittiğimde event şirketim vardı, organizasyon, catering yaptım. Elimden her iş gelir benim.
KİMSEYE ZARARIM OLMADI
Yeni yaşınızdan en büyük dileğiniz nedir?
Sağlık, sevgi, bolluk, bereket, mutluluk. Allah güzellikler, kolaylıklar nasip etsin. İnan çok şanslıyım, iyi dostlarım var. Kimseye isteyerek, bilerek bir zararım olmadı benim. Sektörde kavgacı, gürültücü, şirret olmadım. Hep hayatın mutfağındaydım. Şimdi de mutfakta olmaktan zevk alıyorum. Avustralya’da da mutfak işi yaptım. 360 kilo yaprak sarması bile sattım.
Orada işler devam ediyor mu?
Yok, etmiyor.
Avustralya’da hayat nasıldı?
Gurbette olmak çok zor. Almanya’dakiler “gurbetçiyim” demesin. 100 Euro’ya bilet bulup Türkiye’ye gelebiliyorlar. Avustralya bir gurbet. Dünyanın sonundasın. Gelmek istesen biletler 3 bin 500 dolardan başlıyor. Ama Avustralya’da dostluklar çok güzel. Eğer Türkiye’den geldiysen güzel bir beraberlik var.
Kaynak: Hürriyet
Benzer Haberler
Mutlu Genç’ten Yeni Hit "Oyun Bozan"
Hatice ve Okan Sayar’dan “Defalarca” Düeti Müzik Dünyasında İlgi Topluyor
50 Fifty Fırtınası Devam Ediyor
EBRU YAŞAR İKİ GÜNDE YÜZBİNLERCE DİNLEYİCİYE KONSER VERDİ
Efsane geri döndü
İnci Taneleri’nin yıldızları Hakan Gence ile Sıkı Muhabbet’te
BUSE ILGAZ PODYUMLARIN VAZGEÇİLMEZİ OLDU
Canlı Konum Çok Yakında Ekranlarda